Spor & Bahis
Sporun dalları endüstrileşmeye devam ederken bir diğer taraftan önüne geçilemez hızla büyüyen ve korkutucu boyutlara ulaşan bir BAHİS endüstrisi var. Avrupa’da ve dünyada bilinen belli başlı büyük bahis sitelerinin dışında kendine pastadan pay çıkartmaya çalışan onlarca bahis şirketi var. Bulunduğu kıtaya göre, popüler spor dallarına yoğunlaşan bu siteler cazip promosyonlarla kendilerine müşteri çekmeye çalışıyorlar. Bu siteler, müsabaka oranlarını interaktif olarak değiştirebildikleri için hiçbir şekilde zarar etmiyorlar.
Son zamanlarda basından da güncel olarak takip ettiğimiz şike olayları açısından değerlendirmeye çalışacağım bu durumu. Kendimi bir sporcunun veya hakemin yerine koyacağım ve aslında ne büyük bir çirkinliğin dönebileceğini göstermeye çalışacağım.
Düşünün ki bir futbol hakemisiniz. Ve Türkiye Süper Ligi’nde düdük çalıyorsunuz. Yöneteceğiniz müsabakaya da aklınızın ucundan bile geçmeyecek türde bahisler açılıyor. Benim en antipati ile yaklaştığım “Sarı Kart” bahsini ele alacağım. Bahsin konusu “Sarı kart”, şöyle ki: “İlk sarı kartı hangi takım görür?” diye bahis açılıyor maçların 80%’ine. Oranları da 1.75 ile 1.91 arasında değişmekte. Yani kimi siteler kendi bütçelerine uygun 1.75 oran veriyor, kimi büyük bütçeli siteler 1.91 veriyor. Ben 12 senedir internetten bahis oynuyorum bugüne kadar bu tür bir bahse en yüksek 1.91 oran verildiğini gördüm. Neyse konumuza dönelim. İlk sarı kartı kim görür? Ben kötü niyetli bir hakemim ve maçtan önce çok sevdiğim bir arkadaşımı arıyorum ve diyorum ki: “Aliciğim yarınki maçta ilk sarı kartı X takımına göstereceğim. Anladın sen onu” diyorum ve bitiriyorum görüşmeyi. Ali de ilk sarı kartı X takımı görür diye parasını basıyor (Bahis dilinde para yatırmak). Maç başlıyor ve ben ilk sarı kartımı X takımına hiç acımadan gösteriyorum ve Ali arkadaşıma bir kart ile 91% kar sağlıyorum. Tek bir kart ile… 100 TL bastıysa 191 TL olarak geri aldı parasını. 100.000 TL bastıysa 191.000 TL olarak geri aldı parasını. Bu verdiğim örnek en basit örnekti.
Bunun bir de bahis çetesi durumu var. O da futbol dünyasındaki çürük yumurtaları seçerek sürdürülen bir tezgâh. Genelde bir takım içinden kendine sürekli yer bulan çürük yumurtalar seçilir. 3-4 oyuncuyu bağladıysan o maç 90% senin istediğin gibi biter. Önce hangi maça tezgâh açılacağı seçilir, ya da 1’den fazla maça. Diyelim ki 2 maça tezgâh kurulacak, çete hemen harekete geçip 2 maçtaki yenilmesi gereken takımın oyuncularını bağlar ve oyuncuları “satın alır”. Artık maç sonuçları 90% oranda belirlendiğine göre elde edilecek para düşünülmeye başlanır. En basitinden vereyim örnekleri: A ve B takımları, C ve D takımları birbirleriyle oynayacaklar. A takımı ve C takımı galip gelecekler tezgâha göre. A takımının kazanmasına 2.30 oran veriliyor diyelim, C takımının kazanmasına 2.50 veriliyor diyelim. Bu iki maçı internet sitelerinden dilediğiniz gibi kombinasyonlar kullanarak kazancınıza kazanç katabilirsiniz artık. Burada ben sadece bu 2 maçı kombine ettiğimizi düşüneceğim. 2.30 x 2.50 = 5.75 eder. Bu şu demek: 1 lira yatıracaksınız 5.75 lira geri alacaksınız. 2 maçta 5.75 kat kazanç garanti. Baba oğluna vermez bu kadar parayı.
İşte bu kadar kolay paranın kazanıldığı bir BAHİS endüstrisi mevcutken çürük yumurtaları bulmak çok da zor olmasa gerek. Ben şahsen çok merak ediyorum bu şike olaylarının üzerine gidilmeye devam edilecek mi, çünkü mutlaka bir yerde büyük ve uluslar arası bir kayaya denk gelecekler…
Lafı çok dallandırmadan, mevzuyu çok sulandırmadan yazımı burada bitiriyorum. Aklınıza “Bahisten kazandın mı?” sorusu geliyor olabilir. Cevabım kesinlikle “HAYIR” olur çünkü her zaman kasa kazanır…