Başucu kitaplarını romanlara göre oldum olası daha çok severim. Çünkü ne kadar çok okursanız okuyun; içinde her daim öğrenilecek yeni bilgiler bulundurur ve okuduğunuz her defa kalbinizde, aklınızda yeni kapılar açar.
Dün gece de tam bu düşüncelerle başucu kitaplarımı bir kez daha gözden geçirmeye karar verdim. Elime uzun zaman önce okuduğum Sibel Yolak’ın “Mutlu Olmanın Yolları” adlı kitabı geçti. Bir-iki sayfa göz gezdireyim derken, kendimi kitabın yarısına gelmiş halde buldum. Bunun nedeni ise, okuduğum ilginç bir başlık oldu aslında. Sevginin 3 türü…
Yazar, bu bölümde Masumi Toyotome’nin “Three Kinds of Love” kitabından alıntı yapmış. Kitaba göre, yeryüzünde 3 çeşit sevgi türü var ve biz farkında olalım ya da olmayalım; bu sevgi türlerinden birine yöneliyoruz. Gelin, şimdi bunları kavram olarak daha yakından tanıyalım.
Bu sevgi türlerinden birincisi: “eğer türü sevgi”. Bu, karşımızdaki kişiye bir koşul sunarak yaptığımız sevgi gösterme biçimidir. Bu tür sevgi koşula bağlıdır ve ne yazık ki o koşul ortadan kalktığında, sevgiyi de beraberinde alıp götürmektedir. Ayrıca bu tür sevginin yorucu olan bir diğer tarafı da karşımızdakinden sevgi alabilmek için, devamlı olarak onun istediği koşulları yaratmamız gerektiğidir.
Kitapta belirtilen bir diğer sevgi türü ise; “çünkü türü sevgi”dir. Bu tür sevgi de yine bir koşul vardır. Ama ilkinden farklı olarak bu türde, o koşula sebep olan niteliğe sahipsinizdir. Karşınızdaki kişi, sizi o özelliğe sahip olduğunuz için sever. “Seni seviyorum; çünkü çok güzelsin.” “Seni seviyorum; çünkü çok iyisin.” gibi tümceler bu tür sevgi boyutunu kullananlardan sıkça duyulan sözlerdir. Çünkü türü sevgi, eğer türündeki sevgiye göre daha gerçekçidir. Fakat ilk sevgi türünde de olduğu gibi, o niteliğin kaybedilmesi durumunda sevginin de kaybedilme olasılığı yüksektir.
Son olarak bahsedilen sevgi türü ise; “rağmen türü sevgi”dir. Bu sevgi diğer iki türe göre çok daha kutsal ve çok daha saftır. Bu sevgide karşınızdakine bir misyon yüklemezsiniz ya da maddi veya manevi bir kazanım için onu sevmezsiniz. Kısacası, bu sevgi türünde kendi çıkarınız için sevmezsiniz. Sadece karşınızdakini “o” olduğu için seversiniz. Kötü bir özelliğine rağmen, çevreye rağmen hatta bazen kendinize rağmen yine onu seversiniz.
Sevginin üç türünü de anlam bakımından kavradıktan sonra kendi kendime şunu sormadan edemedim. Kaçımız rağmen türü sevgi biçimini kullanıyoruz? Sevgilimizden tutun, arkadaşlarımıza kadar herkesi sadece kendi çıkarımız için seviyoruz. Bu yüzden de devamlı koşullarla ve çünkülerle dolu cümleler kuruyoruz. Artık kimsenin karşısındaki insanın kusurlarına katlanacak sabrı yok. Herkes yalnız ve yalnız mükemmele sahip olmak istiyor. Ama ne acı ki kendimizde dahil hiçbirimiz mükemmel değiliz. Sadece mükemmel olduğumuzu düşünerek, karşımızdakini zora koşan sevgiler yaşamaya çalışıyoruz. Oysaki hepimizin telaşı aynı. Sevmek ve sevilmek… En iyisi mi? Rağmen türünde sevmek ve sevilebilmek…