Herkes farklı zevklere sahip. Belirli başlı konularda örtüşmekle birlikte mutluluk kaynakları da çeşitlilik gösterir. Sosyo-ekonomik dengesizlik ve gelir dağılımı eşitsizliğinden ötürü, geçim sıkıntısı çeken insanların parayı öncelikli mutluluk kaynağı olarak görmeleri normaldir. Ancak -Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre- fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayan bireyler kendini gerçekleştirmeye yönelik atılımlarda bulunabilirler. Aksi halde kişiyi bu yönde güdüleyecek başka faktörlerin vuku bulması gerekmektedir. Çoğunlukla büyük kayıplar yaşayan insanlar fazilet sahibi olma yolunda, varlığı ve hayatı sorgulama yoluna girerler. Paulo Coelho’nun Simyacı‘sından, Hermann Hesse’in Siddhartha‘sına kadar pek çok kitap bu kayıpların getirdiği kazanımlara dair hikayeler içermektedir.
Ne demiş düşünür; “Hayatım alt üst oldu diye üzülme, kimbilir belki altı üzerinden daha iyidir!”
İnsanoğlu gerçek özgürlüğe her şeyi kazandığında değil, aksine her şeyi kaybettiğinde ulaşır. Bu farkındalık düzeyine ulaşmak başka şartlarda da mümkün olduğu halde toplumsal yapının kaçınılmaz sonucu olarak dayatılan şartlandırmaların esiri olmayacak bir irade düzeyine ve evrensel farkındalığa sahip olmak oldukça güçtür. Bunu sağlayabilen kişiler toplumdan dışlandığı için dengesizlikler içerisindeki dengeyi yakalamak pek de mümkün olmamaktadır.
Jiddu Krishnamurti’nun da dediği gibi;
“Bu denli hastalıklı bir topluma iyi eklemlenmiş olmak, sağlıklı olmanın bir ölçüsü olamaz.”
Diğer taraftan sosyal bir varlık olan insanoğlunun içerisinde yaşamak zorunda olduğu toplumdan koparak yalnızlığı tercih edecek cesareti göstermesi başka sıkıntıları da beraberinde getirecektir. Bu noktada bir parça olsun başarıyı yakalayabilmiş kişiler, bireyselliğini kaybetmeden ‘toplumsal rol’lerini üstlenmekten geri kalmayan azınlıkta yer almaktadır. Gelmiş geçmiş en büyük zeka timsallerinden birisi olan Leonardo da Vinci’nin hikayesini Bruno Nardini kitabı “Bir Ustanın Portresi“nde okumanızı tavsiye ederim.
Yüksek farkındalık ve hoşgörü sahibi bilinçli bir toplum açlığı ile hayat denen bu yaşam sınavında vazgeçmek yok, çalışmaya devam.