İnsanların kendilerinden kaçışlarıdır hep bir başkasına olan kaçışları…
Hep bir başkasınadır suskun kalışları.
Bazen kendinden çok bir başkasınadır kırgın oluşları…
Ne bahanelerdir ne de bilindik yüzlerdir konuşamadıkları, sadece geçmişleridir suskun kalışları.
Unuttum derken, unutulmuş saydıklarıdır hala umursadıkları.
Korkularındandır cevapsız kalışları hatta çaresiz kaçışları.
Ne başlangıçların sonraları vardır ne de her sonun başlangıcı bitişe yakındır.
Ve… Hangi soğukluğun içinde vardır ki o sessiz çığlıkların haykırışları, biten sonlara her zaman daha yakın…
Bazen kim demek her sonun başlangıcıdır ve her başlangıç bir başkasının kaçışıdır.
Ya hep neyseler kalır gidenlerde ya da pekiler eşlik eder kalanlarla…
Ya tek taraflı kalır ya da bir taraf vardır biten sonlarda…
Ve insanlar hep mi uzak sanır o sonları.
…
Kim bu insanlar, hangi başlangıçların hangi sonraların, isimlerin de kalmışlar ki öylesine yalnız öylesine boş bakıyorlar hangi yüzlerde hangi geçmişi arıyorlar.
Kim ki bu insanlar öylesine suskunlar yoksa öylesine mi yaşıyorlar?
Kim bu insanlar; Görmedim derken nasılda kaçıyorlar. Duymadım derken duyduklarını nasılda unutuyorlar bilmiyorum derken nasılda gururlu bu insanlar
Ve hala içleri bu kadar yalnızken kalabalıkmış gibi yapabiliyorlar “o” biten sonlara…