Son 10 yıla şöyle bir dönüp baktığımda teknolojinin gelişimini, dağdan aşağı düşerken önüne çıkan her şeyi içine alan bir çığa benzetiyorum. Uzun telsizler, siyah beyaz ekranlar, polifonik seslerle başladı. Daha sonra ben ilkokul çağlarındayken 3310 diye bir model çıkmıştı. Geçen yıllar, zamanında sadece iş adamlarının sahip olabildiği telefonun şimdi hurda değerinde nitelendirilmesine neden oldu.
Teknolojinin bize sunduğu ve hayatımızın büyük bir kısmını kapsayan icatlardan biri de; bilgisayarlar. İlk bilgisayar yaklaşık 30 tonlukmuş. Zamanla küçüldü, küçüldü… Masa üstü, eski kasa bilgisayarlar evlerimizde bürolarımızda yerlerini almaya başladı. Önce ekranlarımız LCD oldu. Daha sonra laptoplar piyasaya sürüldü. Hemen herkesin evinde yer almaya başlayan laptoplar da birkaç yıl içinde ağır gelmeye başladı. Bir defter gibi kolayca taşıyabileceğimiz tabletler çıktı. Tabi bu arada cep telefonlarının en son modelleriyle sınırsız internet erişimleri…
İnternet, cep telefonları o kadar ayrılmaz bir parçamız oldu ki. Artık belediye başkanları bile insanların birkaç saatliğine bile olsa doğayla baş başa kalacağı yerlere –parklarımıza- wireless sistemi kurdu. Teknoloji özellikle gençlerin vazgeçilmez tutkusu hatta zaafı haline geldi. Şöyle ki; çorap değiştirircesine telefon değiştirmek, maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının da hayal kırıklıkları oldu. Yolcu otobüslerinde eskiden kitaplar okunur, yanındaki insanla hoş sohbetler edilirmiş. Artık internette oyunlar oynuyor, sosyal paylaşım sitelerinde durum güncelliyoruz. Kitap okuma oranımız azaldı. Her şey sanallaştı. Bir program çıkmış. Kitabı indiriyorsun. Bilgisayar sana seslendiriyor. Ninni dinlercesine kitabı dinliyorsun. Oysaki eskiden araştırma yapmak için kütüphanelere giderdik. Kitabın sayfalarını çevirirken matbaa kokusu ciğerlerimize işlerdi. Çocukluklarımız kütüphanelerde geçti ödevlerimizi yapabilmek için. Oyun sitelerinde değil. Okuldan gelince de sokakta ip atlar, sek sek oynardık. Şimdi sokaklardan çocuk sesi bile gelmez oldu. Eskiden kafelerde eş dostla buluşur, sıcak bir çay eşliğinde sıcak sohbetler edilir, özlemler giderilirmiş. Artık ellerde cep telefonları, mekânda etiketlemeler, bırakın hoş sohbetleri 2 cümle kuramayan insanlar…
Bu kadar örnek hepimizin hayatlarından birer kesit. Fakat bunlar demek değildir ki teknoloji zararlı bir şeydir. Tabi ki sağladığı faydaları göz ardı edemeyiz. Ancak 4 yanlış 1 doğruyu götürür misalince olmaması için zararlarını azaltıcı önlemler alınmalıdır. Teknolojinin gelişimiyle sıcak savaşların bitip soğuk savaşların başladığına bile tarih şahitlik etmişse, bu demek oluyor ki ciddi anlamda bir bombadır. Ve bu bombanın elimizde patlamaması için doğru şekilde kullanılmalıyız.